Where you can buy Louis Vuitton Replica :

louis vuitton shoes replica chanel replica gucci backpack replica ysl imitazione Bvlgari B.ZERO1 replica imitazioni louis vuitton replica louis vuitton Replica chanel dior tasche replica replica lv australia louis vuitton sling bag replica Louis Vuitton replica canada goose replica replique Sac Louis Vuitton replica gucci shoes louis vuitton tasche gefalscht kaufen fake bvlgari ring cheap hermes bags from china cartier bracelet replica fake louis vuitton backpack louis vuitton imitazioni louis vuitton sling bag replica replica cartier love bracelet chanel backpack replica louis vuitton backpack replica replica louis vuitton gucci shoes replica Replica Louis Vuitton backpack gucci replica fake bvlgari ring replica chanel wallet louis vuitton backpack replica Replica chanel cheap hermes bags from china louis vuitton duffle bag replica cartier bracelet replica replique sac ysl louis vuitton messenger replica gucci scarf replica replica louis vuitton belt uk replica borse louis vuitton Replica chanel backpack cheap hermes bags from china imitation sac hermes replique sac hermes fake louis vuitton belt louis vuitton wallet replica cartier love ring replica replica louis vuitton pochette metis bag

ONKOLOJİ UZMANLARI BİTKİSEL TEDAVİLERE KARŞI MI?

Onkoloji uzmanları bitkisel tedavilere karşı mı?
İlginçtir tüm dünyadaki kanser hastalarının en az yarısı tedavileri esnasında ya da sonrasında farklı bitkisel karışımlar kullanıyorlar. Bu oran doğu ülkelerinde daha yüksek.
Maalesef sadece %25 ‘i bu bilgiyi doktorları ile paylaşıyorlar. Yani aslında gizlice kullanıyorlar.
ABD’de 400 onkoloji uzmanı ile yapılan bir anket çalışmasında sadece %26’sı hastaları ile tamamlayıcı tıp üzerine konuştuklarını, %60 doktor ise bu konuda detaylı bilgileri olmadığını söylemişlerdir.
Üstelik ülkemizde devlet hastanelerinde kısıtlı bir zaman dilimine sahip onkoloji uzmanları ile hastalar ancak almaları gereken standart tedavileri görüşebiliyorlar. Bazı onkoloji uzmanlarının bitkisel destekler konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması, ülkemize özgü ‘’yukarıda Allah sonra siz’’ diye düşünen hasta ve yakınlarının bu konudaki sorularını sormaya korkması sonucunda birçok hasta kulaktan dolma bilgilerle, bilinçsiz şekilde bitki destekleri kullanmaya başlamaktadır.
Maalesef bu durumdan faydalanan internette tüm evre 4 kanserleri iyileştiren!!! fitoterapistler oluyor. Fitoterapiyi kanserde doğru kullanmayı önerecek kişiler de maalesef ön planda olamıyorlar.
Bitkiler doğaldır, o halde zararsızdır!
Sonuçta şöyle düşünülebilir haklı olarak, bitkiler doğal olduklarına göre zararları yoktur, kanser hastaları rahatlıkla kullanabilir.
Oysa gerçek çok farklıdır. Bitkiler doğru kullanılmaz ise kanser tedavilerinin etkilerini azaltabilir, bazı yan etkilerin daha fazla görülmesine yol açabilir.
Sağlıklı kişilerde çok yararlı olan ve kullanımını önerdiğimiz nar ve greyfurt kemoterapi esnasında yasak. Peki neden?
Kemoterapi, akıllı ilaç ya da immünoterapi ilaçlarının vücutta etkili olabilmesi için bazı enzimlerin düzgün çalışması gereklidir. Nar ve greyfurt sitokrom enzimleri etkileyerek verilen ilaçların daha az ya da bazen istenenden daha fazla etki etmesine yol açabilir.
Peki tedaviyi olumsuz etkileyen sadece nar ve greyfurt mu?
Özellikle kanser hastalarının çok sık kullandığı sarı kantaron, kediotu, Ginkgo biloba, at kestanesi, Ekinezya ve adaçayı da kanser tedavisi esnasında kullanılmamalıdır.
‘’Menapoz otu ‘’diye bilinen ‘’black cohosh (yılan otu)’’ kanser tedavisinde sık kullanılan doksorubicin ve dosetakselin etkisini istenen den fazla arttırıp ciddi yan etkilere yol açarken, cisplatinin etkisini azaltıp yararsız hale getirebilir.
Elbette bu bitkileri seyrek kullanımda bir yan etki olmaz ama sürekli kullanımdan kaçınmak lazımdır.
Radyoterapi hastaları dikkat!
Başka bir örnek aslında çok kullanılan ve çok masum görünen Aloe Vera, radyoterapiye bağlı cilt yanıkları yani ciddi dermatitlerde tam tersine olumsuz etki yapabilir.
İki prospektif randomize çalışma, radyasyon tedavisinin neden olduğu cilt toksisitelerinin insidansını azaltmak için aloe vera jelinin bir faydasını göstermedi (Heggie ve diğerleri, 2002; Olsen ve diğerleri, 2001).
Aloe vera, bir meta-analizde daha yüksek toksisite ile ilişkilendirilmiştir (Kumar, Juresic, Barton ve Shafiq, 2010).
Kanser hastalarında güvenle kullanılan kefir ya da probiyotikler aslında pelvik radyoterapi gören kişilerde ishal riskini azaltır yani faydalıdır. Ama bazı kişilerde bağırsakta gaz oluşumu yaparak radyoterapi esnasında tümörlü alanın hedeflenmesini bozabilir.
Asıl risk bitkisel olduğu söylenen takviyelerde.
Elbette tedavi esnasında seyrek içilen bitki çayı ya da bir meyve sizin için bir tehlike oluşturmaz. Ancak günümüzde birçok ‘’bitkisel’’ olduğu iddia edilen ürün piyasada satılmaktadır.
İnternette pek çok sitede gerekli vitamin ve minerallerin doğal yollarla yeteri kadar alınamadığı bu yüzden tamamen ‘’bitkisel’’ bu ürünlerin kullanılmasının gerekli olduğu, bu ürünlerin zaten doğal ve güvenli olduğu belirtilmektedir.
Peki bu doğru mu?
Yakın zamana kadar bitkisel bir ürün olarak pazarlanan ‘’öksürük otu’’nun içerdiği pirolizidin alkaloidlerinin karaciğer için toksik etki yaptığı saptanmıştır.
Kava bitkisi doğal bir ürün olmasına rağmen satılan ‘’ilaç’’ formunda kök yerine gövde ve yaprakların kullanılması, soğuk su yerine etanol veya aseton ile hazırlanması sonucu karaciğer toksisitesi nedeni ile ölümler görülünce yasaklanmıştır. (Kaynak: Prof. Dr. Erdem Yeşilada)
Daha da önemlisi bu ‘’tamamen bitkisel’’ olduğu söylenen ürünlerin ne içerdiği her zaman bilinmemektedir.
  • Toplanan bitki uygun şartlarda üretilmiş mi? (tarım ilacı, ağır metal içeriyor mu?). Bu konuda ciddi bir denetim maalesef yoktur.
  • İlacın en büyük özelliği her tablette aynı oranda etken madde olması ve aynı etkiyi göstermesidir. Oysa ‘’bitkisel’’ olduğu söylenen ilaçlarda içeriğin her zaman standartize edilip edilmediği belirsizdir)
  • İlginçtir ABD ‘de Gingko Biloba bitkisel ilaçları incelendiğinde birçok üründe etken maddenin çok az olduğu saptanmıştır. (Kaynak: Prof. Dr. Erdem Yeşilada)
  • Son yıllarda eklem ağrılarında etkili olduğu gözlenen Boswellia serrata bitkisinin reçinesinden yapılan ilaçlar çok sayıda kişi tarafından kullanılmaya başlanınca dünyada bu bitki reçinesi yeterli olmayınca etkisi bilinmeyen başka Boswellia reçineleri kullanılmaya başlanmıştır. (Kaynak: Prof. Dr. Erdem Yeşilada)
Görüldüğü gibi ‘’tamamen bitkisel’’ olduğu söylenen her ürün güvenilir değildir. Bu nedenle kullanmak zorunlu ise mutlaka güvenilir markaları tercih etmek gereklidir.
Bu örneklerden de anlaşılabileceği gibi sağlıklı kişilerde tüketilmesini önerdiğimiz birçok faydalı bitki maalesef kanser tedavisi gören kişilerde olumsuz sonuçlar verebilir.
Şartlar ne olursa olsun tedavi gören kanser hastaları kullanmak istedikleri bitkisel ürün ya da takviye ilaçları doktorları ile paylaşmalıdır. Gelişigüzel kullanımlar beklenmedik ve hayati sorunlara yol açabilir.
Unutmayın internette satılan her ‘’doğal’’ ilaç gerçekten doğal değildir.
O zaman başlıktaki ‘’onkoloji uzmanları bitkilere karşı mı’’ sorusunu tekrarlarsak, cevap daha net olacaktır: tedaviler esnasında kendilerine danışılmamış ise ‘’EVET’’.