Where you can buy Louis Vuitton Replica :

louis vuitton shoes replica chanel replica gucci backpack replica ysl imitazione Bvlgari B.ZERO1 replica imitazioni louis vuitton replica louis vuitton Replica chanel dior tasche replica replica lv australia louis vuitton sling bag replica Louis Vuitton replica canada goose replica replique Sac Louis Vuitton replica gucci shoes louis vuitton tasche gefalscht kaufen fake bvlgari ring cheap hermes bags from china cartier bracelet replica fake louis vuitton backpack louis vuitton imitazioni louis vuitton sling bag replica replica cartier love bracelet chanel backpack replica louis vuitton backpack replica replica louis vuitton gucci shoes replica Replica Louis Vuitton backpack gucci replica fake bvlgari ring replica chanel wallet louis vuitton backpack replica Replica chanel cheap hermes bags from china louis vuitton duffle bag replica cartier bracelet replica replique sac ysl louis vuitton messenger replica gucci scarf replica replica louis vuitton belt uk replica borse louis vuitton Replica chanel backpack cheap hermes bags from china imitation sac hermes replique sac hermes fake louis vuitton belt louis vuitton wallet replica cartier love ring replica replica louis vuitton pochette metis bag

Meme Kanseri nedir?

Meme içindeki süt kanallarında hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonrası görülür. Kadınlarda saptanan kanserlerin yaklaşık %33’ü meme kanseridir. Maalesef yaşam tarzındaki hatalar nedeni ile görülme sıklığı giderek artmaktadır. 30 yıl önce 13 kadında bir rastlanırken günümüzde 8 kadından birinde meme kanseri görülmektedir.

Meme Kanseri Erkeklerde Görülür mü?

Kadında en sık görülen kanser türü olan meme kanseri erkekte az görülür. Ancak maalesef erkeklerin kadınlar kadar memedeki kitlelere duyarlı olmaması nedeni ile teşhiste gecikmeler olmaktadır. Erkekte memede çift taraflı büyüme ve kitle jinekomastiyi, tek taraflı kitle ise meme kanserini düşündürmelidir.
Tüm meme kanserlerinin sadece %1’i erkek meme kanseridir. Ancak teşhis gecikirse erkekte meme dokusu ince olduğu için metastaz riski daha yüksektir.
Teşhis ve tedavisi aynı kadın meme kanserlerinde olduğu gibidir.

Meme Kanseri Genetik midir?

Meme kanseri ileri yaş hastalığıdır ve sıklığı 50 yaşından sonra artar. Ancak anne, teyze veya kız kardeşte meme kanseri varsa risk 3 kata kadar artar ve daha genç yaşlarda görülme olasılığı yükselir. Ailesinde 1. Derece yakınında meme kanseri olan kadınlar kontrollerine 30 yaş sonrası başlamalıdırlar.
BRCA1 ve BRCA2 tümör baskılayıcı proteinleri üreten genlerdir. Bu genler bozulma (mutasyon) olursa DNA hasarı uygun şekilde tamir edilemez. Böylece hücreler kansere neden olabilecek genetik değişikliklere uğrarlar.
BRCA1 ve BRCA 2 testleri basit bir kan örneği verilerek yapılabilen testlerdir. Birçok merkezde çalışılabilir.
Tüm meme kanseri vakalarının % 5-10’unda BRCA1 ve BRCA 2 anormallikleri görülür, bu kişilerde meme kanseri riski % 60 civarındadır. Aynı zamanda yumurtalık (over) kanseri riski de bu kadınlarda yüksektir.

BRCA1 ve BRCA 2 Pozitif ise Ne Yapmalı?

Öncelikle bu hastaların tümünde kanser gelişmeyeceği unutulmamalıdır. Tavsiye edilen bu tip hastalarda tarama yöntemlerinin daha sık yapılmasıdır. Yani hastanın yaşına göre 6 ayda bir mamografi, Ultrason ya da Meme MR gibi.
Tamoksifen adlı ilacın yüksek riskli meme kanserinde riski düşürdüğü bilinmektedir. Koruyucu amaçlı verilebilir.
Elbette hasta bu riski taşımak istemiyorsa her iki memenin kanser gelişmeden operasyonla boşaltılması ve silikon konulması ve her iki yumurtalığın alınması gibi seçenekler vardır. Bu konunun hasta ile detaylı konuşulması gereklidir.

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Meme kanserinin belirtileri son derece önemlidir çünkü erken dönemde yakalanmış meme kanseri tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Meme kanseri belirtileri;
  • Memede genellikle ağrısız, sert ve çoğunlukla hareket ettirilebilen kitle,
  • Memede tek taraflı boyut ve şekil değişikliği, asimetri,
  • Meme cildinde kızarıklık, renk değişikliği, içe doğru çökme ve ilerlemiş tümörlerde portakal kabuğu gibi pürüzlü görüntü,
  • Çok ileri vakalarda memede dışarıya doğru büyümüş, ülsere, kimi zaman kanamalı yara,
  • Meme başında içe çökme, düzleşme ve yaralar
  • Meme başından tek taraflı kanlı veya kansız akıntı,
  • Koltuk altında ele gelen kitle.

Kimlerde Meme Kanseri Riski Yüksektir?

  • Ailesinde özellikle 1. derecede yakınlarında genç yaşta meme kanseri görülenler,
  • BRCA1- ve BRCA 2 geninde bozulmalar olanlar
  • Erken yaşta adet gören ve geç menopoza giren kadınlar,
  • İlk gebeliğin 30 yaşından sonra olması ya da hiç doğum yapmamış olmak
  • Obez kişiler (meme kanseri riski %40 oranında artmaktadır)
  • Menopoz sonrası uzun süre östrojen hormonu kullananlar,
  • Beyaz tenli kadınlar,
  • 15 yaşından önce göğüs bölgesine radyoterapi uygulanmış kadınlar,
  • Uzun süre sigara içmiş, günde 2 kadeh alkol tüketen kişiler,
  • Spor yapmayan hareketsiz yaşam sürenler (haftada 3 gün birer saat spor yapmak meme kanseri riskini % 20 azaltır).

Memede Ele Gelen Her kitle Kanser midir?

Memede ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu fibroadenom veya fibrokist gibi kansere dönüşmeyen iyi huylu tümörlerdir. Tehlikeli değillerdir ama elle muayenede teşhis konulamayacağı için mutlaka bir doktora başvurmak gereklidir. Ultrason ile teşhis edilebilen fibroadenom ve fibrokistler nadir durumlar hariç ameliyat edilmeden izlemeye alınırlar. 30 yaş altında memede görülen lezyonların büyük çoğunluğu bu tarz selim lezyonlardır.
Meme kanseri çoğunlukla ağrısız seyrettiği için ve fibroadenom ve fibrokistler özellikle adet dönemlerinde belirginleşen ağrılara yol açtıkları için ayırıcı tanı açısından önemlidir.

Meme Kanseri Teşhisi

Kadınların 20 yaşından sonra ayda bir kez ayna karşısında yaptıkları meme muayenesi çok önemlidir. Böylece kişi meme yapısını iyice öğrenir ve farklı bir kitle varsa erken dönemde fark edebilir.
Kendi kendine meme muayenesi adet bitişinden 5-6 gün sonra yapılmalıdır.
35 yaşında meme ultrasonu yapmak, 45 yaşından sonra ilk mamografiyi çektirmek ve yılda bir tekrarlamak gereklidir. Eğer birinci derece yakınlarda meme kanseri varsa bu kontroller daha erken yaşta yapılır.
Mamografi erken dönem meme kanseri teşhisinde çok önemlidir. Meme MR özel durumlarda çekilebilir ama tarama yöntemi olarak kullanılmaz.

Biopsi nasıl yapılır? Hastalığın Yayılmasına Yol Açar mı?

İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi
Yapılması çok kolaydır ancak elde edilen materyal miktarı az olduğu için güvenilirliği düşüktür.
Tru-cut Biyopsi
Bu işlem 3-4 mm kalınlığındaki iğneler ve bir biyopsi tabancası aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Daha fazla materyal alınabildiği için son yıllarda çoğunlukla bu yöntem uygulanır. Deneyimli bir doktor uyguladığında kolay ve yan etkisi yok denecek kadar azdır. Ancak uygulanabilmesi için ultrasonda görülür durumda olması gerekir.
Vakum Biyopsisi
Ele gelmeyen sadece mamografide görülen kitlelerden biopsi almak için kullanılır. İşlem radyolog tarafından özel koşullarda alınır. Hasta ağrı duymasada yapılma süresi daha uzundur, deneyim gerektirir ve fiyat olarak daha pahalıdır.
Biopsi almanın tümörün yayılmasına yol açtığı kanısı yanlış bir düşüncedir. Erken dönemde tesbit edilmiş bir meme kanserinin tam şifaya kavuştuğu düşünülürse biopsiden kaçınmak ve kaybedilen sürede hastalığın ilerlemesi riskini almak büyük bir hata olur.

Mamografi Kanser Yapar mı?

Günümüzde kullanılan mamografi cihazları eskiye göre vücuda 10 kez daha düşük radyasyon verirler. Mamografinin 0.5 cm altındaki tümörleri dahi erken teşhis edebildiği düşünülürse, çok düşük radyasyon miktarına sahip bu yöntemi yaptırmaktan kaçınmak çok saçma olur.
Mamografi çekilme sıklığı konusunda farklı görüşler vardır Amerikan Kanser Derneği 45 yaş ile 54 yaş arasında her yıl, daha sonra iki yılda bir mamografi önerirken, NCCN 40 yaş sonrası her yıl mamografi çekilmesini önermektedir.
Ülkemizde birçok merkez 40 yaş üstünde her yıl mamografi önermektedir.

Meme Kanseri Tedavi Yöntemleri

Cerrahi:
Meme kanseri tedavisinde ana tedavi yöntemidir. Eski yıllarda meme dokusu tamamen alınırken günümüzde cerrahide temel amaç memeyi korumaktır. Yine eski yıllarda koltukaltı lenf düğümleri büyük oranda çıkartılırdı ancak bu yöntem aynı tarafta kolda ciddi ödeme yol açardı. Günümüzde sentinel lenf nod biopsisi yöntemi SLNB (tümör çevresine işaretleyici enjekte ederek tümörün drene olduğu ilk koltuk altı lenf nodları saptanır ve sadece o lenf nodları çıkartılır) yöntemi ile eski yılarda görülen koldaki şişlikler günümüzde görülmemektedir.
Mastektomi meme uçları dahil tüm meme dokusunun çıkartılmasıdır. Yol açtığı kötü estetik sonuç nedeni ile uygulaması giderek azalmaktadır. Yapılması gerektiği durumlarda meme alındıktan sonra protez konularak estetik yapı korunmaya çalışılmaktadır.
Meme Koruyucu Cerrahi yöntemi ile memedeki tümörlü doku çevresindeki bir miktar sağlam doku ile çıkartılır buna lumpektomi denilir, ya da tümörün bulunduğu kadran çıkartılır ki bu yönteme de kadrantektomi denir. Her iki yöntemde de kalan meme dokusuna radyoterapi uygulanır. Uzun yıllar yapılan araştırmalarda memenin tamamının alınması ile tümörün alınıp memeye radyoterapi uygulanmasının sonuçlarının eşit olduğu ispatlanmıştır. Bir kadının en önemli organının korunması tahmin edileceği gibi psikolojik olarak çok olumlu sonuçlar vermektedir.
Cilt koruyucu mastektomi: Radyoterapi uygulanamayan ya da radyoterapi yapılmasını istemeyen kişilerde, memenin üstündeki derinin çoğu (meme ucu çevresi (areola) ve meme ucu dahil) dokunulmadan bırakılır. Memenin iç dokusu boşaltılır ve protez konulur.
Radyoterapi
Memenin tamamı alınmamışsa kalan meme dokusuna radyoterapi uygulanarak olası mikroskobik tümör hücreleri yok edilir. Radyoterapi yapılmayan kadınlarda aynı memede tekrarlama oranı %12 iken radyoterapi ile bu oran %4’e kadar azaltılabilmiştir. Eğer koltuk altında lenf düğümlerinde tümör hücresi varsa radyoterapi bu bölgeye de uygulanarak tekrarlama riski azaltılır.
Eski yıllarda kullanılan radyoterapi cihazları memede ciddi yanıklar. kalp ve akciğerlerde hasarlara yol açarken günümüzde kullanılan modern cihazlarla ciltte yan etki görülmezken, kalp ve akciğerlerde herhangi bir kalıcı hasar olmamaktadır. Sadece radyoterapi esnasında meme cildinde hafif koyulaşma ve kızarma görülebilir. Ancak ciddi bir sorun teşkil etmez.
Erken evre meme kanserlerinde hasta 60 yaş üstünde ise operasyon sonrası 3 hafta süre ile, diğer vakalarda ise toplam 5 hafta süren bir radyoterapi tedavisi yapılmaktadır. Hafta sonları hariç hafta içi her gün uygulanır, günde yaklaşık 15 dakikada tamamlanan bir tedavidir.
Kemoterapi
Meme kanserinde kemoterapi çoğunlukla cerrahi sonrası koruyucu amaçla (adjuvan) uygulanır. Ancak ameliyat öncesi tümör 5 cm’den büyükse ya da koltuk altında saptanmış tümörlü lenf nodu varsa kemoterapi neoadjuvan (cerrahi öncesi) yapılarak tümör küçültülüp operasyon daha sonra yapılabilir.
Bazı erken dönem meme tümörlerinde kemoterapi alması tartışmalı, hastalarda, bu kararı vermede yol gösterici olarak genetik bir test olan Oncotype-DX testi kullanılıyor. Bu test kanserin tekrarlamasında rol oynayan 21 genin tümörde varlığını araştırarak tekrar riskini belirleyen bir testtir.
Bu testin sonucu düşük çıkarsa hasta düşük riskli kabul edilerek kemoterapi yapılmadan sadece hormonoterapi ile tedavi edilebilir. Yüksek skor çıkması durumundaysa, kemoterapi uygulanıyor ve sonrasında hormonoterapiye geçiliyor.
Hormonoterapi
Bazı meme kanserlerinde tümör dokusu hücreleri östrojen ve progesterona duyarlı olurlar. Bu kişilerde bu hormonların reseptörüne bağlanan ilaçlar ile tümörün tekrarlama riski % 40-50 oranında azaltabilir.
Adet görmeye devam eden premenopoz dönemindeki hastalarda tamoksifen 5 yıl süreyle kullanılabilir
Menopoz sonrası dönemdeki kişilerde aromataz inhibitörleri tek başına ya da tamoksifenle ardışık olarak anastrozol , letrozol veya exemestan kullanılabilir.
Adet gören kadınlarda yumurtalıklar alınarak veya günümüzde sıkça kullanılan ve 3 ayda bir uygulanan iğnelerle adetler durdurulmakta ve kanserin tekrarlama riski azaltılabilmektedir.
Hormon tedavileri kemoterapi kadar olmasa da bazı yan etkilere sahiptir. Tamoksifen menopoza benzer şikayetler yapabilir, uzun kullanımda rahim kanseri riskini arttırabilir. Aromataz inhibitörleri ise kemik erimesi riskini arttırabilir.
Akıllı Tedaviler (hedefe yönelik tedaviler)
Kemoterapi ve hormon tedavileri her kişiye aynı şekilde uygulanıyor. Ancak son yıllarda tümör dokusunda bazı özellikler ölçülerek kişiye özel tedaviler uygulanabilmektedir. Örnek olarak tümör dokusunda ölçülen HER2 değeri kuvvetli pozitif olan kişilerde Trastuzumab adı verilen bir ilaç düşük bir yan etki ile çok başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlamıştır.
Meme Kanseri Sonrası Yaşam
Eski yıllarda kullanılan cerrahi teknikleri, radyoterapi cihazları meme kanserli hastalarda kolda ciddi şişlikler, meme ve kas dokusunun tamamen çıkartılması sonrası estetik olarak kötü bir görüntü ve ciddi psikolojik sorunlar yaratırken artık günümüzde bu problemlerle karşılaşmıyoruz. Ameliyat sonrası aynı taraf kol ile yapılacak eksersizler dikkatlice uygulanmalıdır. Bazı hastalar o kolu hareket ettirmenin dikişlerine ya da iyileşme sürecine zarar vereceği hatasına düşebilir. Oysa dikişler alınıp cerrahınız onayladıktan sonra o kol ve omuzun düzenli eksersiz yapılarak normal hale getirilmesi sağlanmalıdır.
Özellikle erken evre meme kanserli hastalara tedavi sonunda tamamen iyileştiklerini ve normal hayata dönebileceklerini söyleyebiliyoruz.
Aktif iş yaşamı olan hastalarımız ameliyatlı kollarını zorlamadan hızlı bir şekilde iş yaşamlarına dönebilir. Aktif iş yaşamı olmayan hastalarımızda sosyal yardım derneklerinde çalışarak hastalık psikolojisinden uzaklaşabilir.
Meme kanseri geçiren hastaların %70’inde cinsel hayatla ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Oysa hastalarımızın tedavileri bittikten sonra normal bir cinsel hayat sürdürmelerinde hiçbir sakınca olmadığı gibi sağlıklı bir psikoloji meme kanseri üzerinde olumlu etkiler yapmaktadır .Bu konuda psikiyatri yardımı almaktan çekinmemelidir.
Meme kanseri ameliyatı sonrasında egzersiz, yoga, yürüyüş, yüzme gibi sporlara devam edilmelidir. Düzenli spor meme kanseri tekrarlama riskini azaltmaktadır.
Meme kanseri tekrarlama riski ilk 3 yılda daha yüksek olduğu için kontroller önce 3 ayda daha sonra 4 ayda bir düzenli yapılmalıdır. 5 yıldan sonra risk azalmaktadır kontroller 6 ayda bir ya da yılda bir yapılabilir.
Zorunlu olmadıkça ameliyat yapılan koldan ilaç uygulaması tavsiye edilmez 2.yılda sonra bu riskte azalır